0 Yorum 0 Yorum  | 08 Eylül, 2005

« Bölüm 1

Geleceğin taksisi: “Deniz taksi”
İstanbul’daki ulaşım sorununun çözülmesine katkı sağlayacak bir diğer proje de, Teknoloji Holding şirketlerinden T-Design tarafından hayata geçiriliyor: Deniz taksi.

İçerdiği teknoloji açısından dünyada bir ilk olan deniz taksi üstünde iki yılı aşkın bir süredir uğraşan T-Design tasarım ekibinin çalışmaları, mühendis ve yazılımcılarının çabaları ile son aşamasına varmak üzere. Kasım ayı içerisinde ilk prototipi suya indirilecek olan deniz taksi, en ufak ayrıntısına kadar düşünülmüş bir yönetim sistemiyle birlikte tasarlanmış.

Uygulama, özel olarak geliştirilmiş deniz taksileri, yine özel olarak hazırlanmış bir iskele sistemi, GPS, son teknolojiyi kullanan bir iletişim altyapısı ve ödeme sistemini içeriyor.

Saptanan yerlerde özel iskelelerin kurulmasından sonra, deniz taksiler tek bir telefon ya da kısa mesajla çağırabilecek. Çağrı alındıktan sonra, merkezdeki kişi, GPS uydularından gelen bilgilerin işlendiği ekrandaki haritaya bakacak. Denizde seyretmekte olan 200 kadar “deniz taksi”nin birer nokta olarak gözüktüğü Marmara ve Boğazı gösteren haritayı inceleyen operatör; durağa en yakın tekneyi simgeleyen noktanın üzerine bir kalemle dokunarak, onu istenilen iskeleye yönlendirecek. Yolcuya ise, kendisini hangi saatte, hangi plakalı taksinin alacağını bildiren bir mesaj gönderilecek. Bu sistemde, taksiye binecek yolcu, ödemesini; nakit, kredi kartı ya da cep telefonu faturasında tahsil şıklarından birini seçerek yapabilecek.

“Gerçek olamayacak” kadar güzel, değil mi? Oysaki gerçek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni de heveslendiren bu sistem, şimdiden Amerika Birleşik Devletleri’nden siparişler almış.
Deniz taksinin bir başka cazibesi de, maliyetlerin öteki sistemlere göre düşük olması. Yeni altyapı, yol yatırımı gerektirmiyor. Hesaplanan kârlılıkları kara taksilerinin 5-6 katı olan deniz taksiler, kara taşımacılığından çok daha ekonomik. Ticari deniz taşıtlarından ÖTV alınmaması, litresi 1.400.000 lira olan mazotu, bu araçlar için yüzde 40-50 daha da ucuzlatıyor.

Ambulansı, karakolu, sahil güvenliği bile var!

“Buraya kadar tamam da, nereden çıktı bu proje” mi diyorsunuz? Anlatalım: İstanbul’da, belediye sınırları içinde, yaklaşık 260 kilometrelik bir kıyı şeridi var. Banliyö sistemi ve karayollarının kıyılara paralel şekilde kurulmuş olması, önemli yerleşim merkezlerinin çoğunun, denizden rahatça ulaşılabilecek konumda gelişmesini sağlamış. İstanbul’un denizle bu kadar iç içe olmasına karşın, deniz ulaşımının toplu ulaşımdan aldığı pay sadece yüzde 3!

İstanbul’da, gelecekte, kitle ulaşımının şu veya bu şekilde yeraltına ve denizlere yönelmesi gerektiğini gören T-Design Genel Müdürü Kerem Güvenç’in aklına “deniz taksi” fikri, 14 yıl önce, daha üniversitede bir öğrenciyken gelmiş: “Aslında benim keşfettiğim bir şey değil bu. Hemen her İstanbullunun aklına gelen bir fikri, hayata geçirdik sadece!”

Deniz taksi sayesinde, şu an otomobil ile ulaşımın zorluğundan dolayı vazgeçilen; Sarıyer-Şile, Paşabahçe-Büyükada, Rumeli Kavağı-Silivri, Yeniköy-Bayramoğlu, Yeşilköy-Beykoz gibi uzak noktalar arasındaki ulaşım, bundan böyle hızlı ve konforlu bir şekilde gerçekleştirilebilecek.
T-Design, deniz taksilerin tasarımında engellileri ihmal etmediği gibi; çocuk arabası ve bagaj koyulacak bölümleri de düşünmüş. Avcılar’dan Yalova’ya, Adalar’dan Rumeli Kavağı’na uzanan kıyı şeridine yerleştirilecek 60 rıhtımın tasarımında da, insan ve eşya taşımacılığını kolaylaştıracak her türlü ayrıntı bulunuyor.

Deniz taksilerin kullanım alanı çok fazla. Deniz ambulansı olarak tasarlanan ünitelerle hastaya denizden acil ulaşım imkânı sağlanacağı gibi, Yalova gibi uzak noktalardan hasta taşınması da mümkün olacak. Nitekim, ismi bizde saklı olan bir özel hastane, bu araçlardan bir “ambulans filosu” kurmak için harekete geçmiş bile. Yine T-Design tarafından tasarlanan deniz karakollarıyla, emniyet güçlerinin olay yerine intikali çok kolaylaşacak.

Harika tasarımlar

Aracın kapalı yolcu kabini, iyi izole edilmiş, yolcuların hava koşullarından etkilenmeyeceği şekilde tasarlanmış. Kabin havası, gerektiğinde yolcular ve operatör tarafından kontrol edilebiliyor.

Yolcu koltuklarında da konfor ve güvenlik ön planda. Her koltukta ayrı emniyet kemeri sistemi var. Yolcu koltuklarının sırtlık bölümünde, acil durumlarda kullanılmak üzere her yolcu için bir adet can yeleği bulunuyor ve acil durum anında kullanılacak duruma geliyor. Yangın alarmının devreye girmesiyle, hassas elektronik alıcılar otomatik olarak devreden çıktığı gibi, operatör manuel kullanım ile sistemi devre dışı bırakabiliyor ve elektronik alıcılar, sıcaklık algıladıkları bölümleri basınçlı su ile soğutuyor!

Denizde yolculuk denilince, insanın aklına “güvenlik” ve “sarsıntısız seyahat” geliyor. T-Design Genel Müdürü Kerem Güvenç, bu noktada taksinin gövdesinin katamaran olmasına dikkat çekiyor; “Eğer bu tekneler tek gövdeli olsaydı, araç her dalgadan çabuk etkilenir; hava bozduğunda, yanından tanker geçtiğinde, ceviz kabuğu gibi sallanırdı. Halbuki bizim tasarladığımız tekneler dalgalarda zıplayarak değil, suyu yararak gidiyor.”

T-Design tasarımcıları, deniz taksilerin uzunluğunu belirlerken, ilginç bir veriden hareket etmişler. Kerem Güvenç anlatıyor: “Marmara’da özellikle lodoslu günlerdeki dalga aralığını ölçtük ve bunun 5 ve 9 metre olmak üzere iki farklı uzunlukta olduğunu bulduk. Bu yüzden, katamaranların uzunluğunu, hem iki dalganın arasında kalmayacak, hem de aynı anda iki farklı dalganın üzerinde sekebilecek bir boyda tuttuk.”

Gelecekte İstanbul taksilerinin karada olmasa bile, denizde teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanacakları kesin... Kara taksilerinin “kara kara” düşünmesinin zamanı geldi de geçiyor gibi: “Sayın taksi şoförleri, sıkı bir yağmurda yarısını su basan İstanbul’da, artık aracınıza binecek müşteri bulamayabilirsiniz!”

0 Yorum:

Yorum Yaz